Türkiye’de heykel sanatının önemli isimlerinden olan Kazım Karakaya, 2014 yılında Bozlu Art Project’te açtığı “Dönüşüm” isimli sergisinden sonra 6 Eylül – 13 Ekim 2018 tarihleri arasında “Karşılaşma” isimli yeni sergisiyle Bozlu Art Project Nişantaşı’nda. Sergisinde insan ve hayvan hallerinden, onların karşılaşmalarından, iki farklı unsurun bir araya gelmesi gibi olgulardan hareket eden Karakaya, metal ve taş malzemeyi bir arada kullandığı heykelleriyle adeta bu düşüncesini somutluyor.

Kazım Karakaya, “karşılaşma”nın doğası gereği birbirini etkileyen, yön veren ve dönüştüren yapısını yansıtan, “karşılaşma” ile ortaya çıkan yeni biçim ve anlamlar örgüsüne gönderme yapan heykelleriyle Bozlu Art Project Nişantaşı’nda.  Tek olmak ile birden fazla olmanın, karşı karşıya durmanın, karşı karşıya gelmenin ve bu bir araya gelişin her iki tarafta yarattığı etkiyi ve enerjiyi sorgulamanın peşinden giden bir sergi “Karşılaşma”.

Çin kültüründe Ying-Yang, İran kültüründe iyilik ve kötülük, karanlık ve aydınlık gibi düalist kavramların Orta ve İç Asya sanatında hayvan üslubuyla karşılığını bularak, yüzyıllar boyunca sanatta bu zıtlığı ifade edecek şekilde hayvan mücadele sahnelerinde kullanılması, Kazım Karakaya’nın “karşılaşma” anlarının temsilinde başlangıç noktasını oluşturuyor. Karakaya, kadim kültürlerde çeşitli sembolik anlamları olan hayvan mücadele sahnelerinden de izler taşıyan heykellerinde doğal ve vahşi olanın izinden giderek karşılaşmaların geçmişten günümüze izini sürüyor. Bu takip izleyiciyi yüzyıllar önce Doğulu nakkaşların kitap resimlerinde güç, su, bolluk ve bereket gibi kavramları simgeleyen ejder gibi efsanevi hayvanların kitaptan çıkarak üçüncü boyuta geçmiş halleriyle karşı karşıya getiriyor. Demirin üzerindeki patina ve yaşanmışlık hissi alüminyum heykellerin parlaklığı içinde yansımasını buluyor.

Hepsi tek başına ayrı şeyler ifade eden heykeller bir araya geldiklerinde etkileşime geçiyor, izleyiciye yeni okumalar öneriyor. Sanatçının farklı malzemeleri kullanmadaki yetkinliğini gözler önüne seren taş ve metal malzemenin iç içe geçtiği heykeller, taş gibi kadim bir malzeme ile teknoloji ve Sanayi Devrimi’ni çağrıştıran metalin iç içe geçtiği yeni vücutlarda hayat buluyor. Taşın kütle etkisini, metalin mekanik etkisini kıran bu bir aradalık ve melez yapı ortaya çıkan yeni görüntü üzerine düşünmemizi sağlıyor. Karakaya’nın, heykelin üç boyutlu çağrışımlarını esnetmeyi denediği, izleyiciyi yüzeye yönlendirdiği, yüzey ve mekân ilişkilerini sorguladığı duvar çalışmalarında ise minyatürlü kitap resimlerinde özellikle saz üslubunda karşımıza çıkan formların duvara taşınmasıyla birlikte etki alanlarının değişimine tanık oluyoruz.

 

İlgili Sergiler