Bozlu Art Project yeni sezonu son dönemin dikkat çeken çağdaş sanatçılarından Ali Alışır ile açıyor. Sanatçının gerçeklik ve sanallık kavramlarını sorguladığı “Sanal Bedenler”, “Sanal Mekânlar”, “Sanal Savaşlar” ve “Sanal Manzaralar” isimli sergilerinden sonra, evrenin deviniminin modern insanın hayatıyla ilişkisine odaklandığı “Kozmos” isimli serginin küratörlüğünü Oğuz Erten üstleniyor. Sony Türkiye’nin teknoloji sponsorluğunda gerçekleşen sergi, 6 Eylül – 20 Ekim 2016 tarihleri arasında Bozlu Art Project Nişantaşı’nda görülebilir.
Ali Alışır, yeni sergisinde insana, evrene ve mikrokozmos ile makrokozmos arasındaki ilişkiye odaklanan bir izlek sunuyor. Alışır, Kozmos’u anlamanın yolunun insanı anlamaktan geçtiğini, aynı şekilde bunun tam tersinin de pekâlâ mümkün olduğunu belirtiyor. Sanatçının bu iki yapı arasındaki benzeşliğe ve bütünlüğe vurgu yapan çalışmaları, evrenin aslında kendini oluşturan öğelerin en küçüğünden en büyüğüne kadar, bölünemez bir bütün olduğuna ve bu bütünün bir parçası olan insanın evrene dair her şeyi içerisinde taşıdığına vurgu yapıyor.
Sanatçı evreni ve boşluğu ifade eden siyah zeminli resimlerinde kendi çektiği fotoğraflardaki kent görünümleri ve insan imgelerine evrendeki devinimi ifade edecek şekilde yer veriyor.
Alışır, sergisinin kavramsal arka planını insanlık düşünce tarihinin çeşitli duraklarından örneklerle örüyor. Kadim filozofların, insanın evrendeki olağanüstü düzenin ve hayat bulmacasının anahtarı olduğunun farkına vardıklarını dile getiriyor. Örneğin Pisagor’un insan ve evrenin Tanrı suretinde yaratıldığı düşüncesini ve her ikisi de aynı surette yaratıldığı için birini anlamanın ötekinin bilgisine ulaşmak demek olduğu düşüncesini vurguluyor.
Sanatçı, bu ontolojik bağlantının görsel düzeyde de bir farklılık göstermediğini, “evrenin görünür ve görünmez bütün parçaları arasında simgesel ve reel bir benzerlik olduğu” düşüncesinin felsefe ve dinler tarihi boyunca sıklıkla dile getirildiğini ortaya koyuyor. Bunu da Dünya’nın Güneş etrafındaki hareketinin elektronun proton etrafındaki dönüşüne olan benzerliği üzerinden örneklendiriyor.
“Bir an bile duraksamayan bir dans”
Bu hareketliliğin evrenin sürekli bir devinim içerisinde olmasından kaynaklandığını belirten Alışır, “bir an bile duraksamayan bir dans” olarak ifade ettiği bu hareketle modern yaşamın hareketliliği arasında bir bütünlük kuruyor ve evreni algılayabilmek için öncelikle bu dünyadaki yaşamı anlamanın gerekliliğini irdeliyor. Carl Sagan’ın Cosmos kitabında bahsettiği, hepimizin yıldız tozundan yapıldığı düşüncesinden hareketle bizi bütünün parçalarını, yani günümüz gündelik hayatını ve günümüz insanını anlama gayretine davet ediyor.
Sergisini bu kavramsal arka plan üzerinden kurarak çalışmalarında Kozmos’taki sürekli devinimi insanla ve modern yaşamla aynı aşkın mekânda buluşturan Ali Alışır’ın tematik kavrayışı kendi sözlerinde en sarih ifadesini buluyor:
“Ben bu çalışmalarımla, hem gökyüzünün hem de yeryüzünün çocukları olduğumuzu anlatmaya çalışırken bir taraftan da dünyada yaşadığımız bu sürecin sadece evrenin değil, kendimizin de keşfi olduğuna dikkat çekmeye çalışıyorum.”